Davranış Psikolojisi
A. Davranış Dinamikleri :
Davranış, bireyin gözlenebilir tüm hareketleridir. Bir arkadaşımızı gördüğümüzde elimizi uzatarak tokalaşmak, telefon çaldığında telefona uzanıp konuşmaya başlamak, kapının zili çaldığında kalkıp kapıyı açmak, trafikte sinirlendiğimiz bir sürücüye el-kol hareketi yapmak, yemeğimizin tuzunun eksik olduğunu düşündüğümüzde tuzluğu alarak tuz serpmek ve benzeri gibi, gün içinde sürekli olarak sergilediğimiz her türlü hareket bir davranıştır.
Birey çocukluktan itibaren içinde yetiştiği ve geliştiği toplulukların değerleri ile yoğrulmaktadır., önce aile, sonra okul ve ait olduğu sosyal gruplar ve ardından çalıştığı kurumlarda baskın olarak kabul gören kurallar ve değerler, bireyin bu kurallar, değerler ve varsayımlarla sosyalleşmesine neden olmaktadır. Toplumsal yaşam içinde bireyin hareketleri bir dizi kural ile yönetilmektedir. Yani, farklı ortamlarda hangi davranışların uygun düşeceği, hangi davranışların kabul edilebilir olduğu, bireye çocukluktan yetişkinliğe doğru devam eden gelişim sürecinde çeşitli yöntemlerle öğretilmektedir.
İnsan davranışını yöneten temel sistemlerin başında din, ahlak ve hukuk gelmektedir. Örneğin, kendisine ait olmayan bir eşyayı bir başkasının bilgisinde olmadan almak, yani hırsızlık, tüm bu kural sistemleri tarafından istenmeyen davranış olarak kabul edilmektedir. Hırsızlık, dinimize göre günahtır; ahlaki açıdan bakıldığında, hırsızlık yapan kişiler toplum tarafından ayıplanır ve dışlanır, hırsızlığın, içerdiği suçun şiddetine göre cezalandırılmasını sağlayan kanunlar yazılmış ve uygulanmaktadır. Bu örnekte de görüldüğü gibi, bireyin toplumsal yaşam içindeki davranışlarından hangilerinin istenmeyen davranışlar olduğu tanımlanmakta, aile içinde, okullarda ve sosyal yaşam deneyimleri aracılığıyla bireye öğretilmektedir. Yani, birey bu kurallarla sosyalleşmektedir.
Diğer taraftan, toplum hangi davranışların istenen davranışlar olduğunu da tanımlamaktadır. Örneğin, vergi ödemek, trafik kurallarına uymak, ihtiyacı olanlara yardım etmek, sorumluluk yerine getirmek gibi pek çok davranış bireyden beklenen, istenen davranışlardır. Bu davranışların istenen davranış olarak tanımlanması, din, ahlak ve hukuk sistemlerinin en az bir tanesi tarafından yapılmış durumdadır.
“İstenen ve istenmeyen Davranışlar” olgusuna bir kez de bu perspektiften bakacak olursak, bireyde istenen davranışların yerleşmesi, diğer taraftan istenmeyen davranışların ortaya çıkma olasılığının düşük olması, bireysel değerlerden, uluslar arası değerlere kadar çok katmanlı bir yapının ürünüdür. Bu anlamda kurallar ve değerler sistemi, davranışı şekillendirmektedir.
İşte, görevleri gereği trafik ortamında yoğun olarak araç kullanan, ancak görevleri araç kullanmakla sınırlı olamayan, malın yüklenmesinden teslimatına kadar pek çok iş adımını yapmakla yükümlü olan sürücülerin davranışları da farlık kurallarla yönetilmektedir.
1. Çalışma Yaşamda İstenen ve İstenmeyen Davranışlar
Bireyin çalışma yaşamı içindeki davranışları çalışan şirketin prosedürleri, yönetmelikleri, disiplin kuralları ve iş tanımları ile belirlenmektedir.
2. Davranışları Tetikleyen Nedenler ve Davranışlarımızın Sonuçları
Bir davranışın ortaya çıkabilmesi için mutlaka bir tetikleyiciye ihtiyaç vardır. Bu tetikleyici, bir yayanın aniden yola çıkması, önümüzdeki aracın gereksiz yere duraklaması, sağımızdaki aracın aniden manevra yapması olabilir. Tetikleyiciler, insan davranışları için itici güç oluştururlar.
Diğer taraftan, bir davranışın ardından mutlaka bir sonuç ortaya çıkar. Korna çalmamız neticesinde, yayayı ya da diğer sürücüleri uyardığımız için, yayanın dikkatini çekmiş oluruz. Kornaya basarken nasıl bir netice doğurmak istiyor isek, bu sonuca ulaşma imkânımız söz konusu olur. Davranışlarımız sonucunda, istediğimiz sonuca ulaşırsak, o davranışı tekrarlama olasılığımız artarken, istediğimiz sonuçlara ulaşamazsak, davranışın tekrarlanma olasılığı düşer. Yeni davranışlar, sonuçlarının kontrolü altındadır.
Kısacası, bir davranışı açıklayabilmek için neden ortaya çıktığını, yani tetikleyicilerini ve takip eden sonuçlarını anlamak gerekmektedir. Trafik kurallarına uyma davranışından yola çıkarak bir örnek verecek olursak, trafik ışıklarında zaman kaybetmemek istemediği için kırmızı ışıkta geçen bir sürücü için, “zaman kazancı “ hemen ortaya çıkan ve keskinliği olan bir ???? Oysa, polisin kırmızı ışık ihlalini belirlemesi ve ceza kesmesi, her kırmızı ışık ihlalinde mümkün olmadığı için, geç ortaya çıkan bir sonuçtur, hatta kimi zaman polis görse dahi ceza kesmemektedir,
B. Profesyonellik
1. Sürücü Profesyonelliği Sağlayan İlkeler ve Özellikler
Profesyonel bir sürücünün sahip olması gereken özellikleri eğitimler sırasında sürücüler tarafından aşağıdaki özellikleri kapsayacak şekilde sıralanmaktadır.
· Sağlığına önem veren
· İş emniyetine ve çevre temizliğine önem veren
· Trafik kurallarına uyan
· Yayalara saygılı
· Trafik levhalarını ÖNEMSEYEN
· Eğitimli
· Asabi olmayan
· İşine bağlı
· Argo kelimeler kullanmayan
· Yola çıktığında evini ve çocuklarını unutmayan
· Her şeyden önce insanları seven
· Dürüst
· Kılık kıyafeti düzgün
· Hız kurallarına dikkat eden
· Saygılı
· Şirket kural ve nizamlarına uyan
· Araç bakımına riayet eden
· Trafikte alkollü araç kullanmayan
· Emniyet kemeri kullanan
· Başkalarının hakkını istismar etmeyen
· İşini, ne kadar tehlikeli olduğunun bilincinde olarak yapan
· Düzenli sağlık taramasından geçen
· Trafikte rahat ve emniyetli davranan
· Maddi sorunlarını halletmeye çalışan
· Ailesine düşkün
· Uykulu ve yorgun araç kullanmayan
· Reflekslerine önem veren
· İstirahat zamanlarını iyi kişilerle ve faydalı işlerle geçiren
· Hız sınırlarını ve trafik levhalarının önemini bilen
· Anlayışlı
· Sakin
· Önsezileri kuvvetli
· Sabırlı
· İyi aile babası
· Eğitici
· Temiz
· Psikolojik olarak dengeli
· İş huzuruna önem veren
· Konuşması ve diksiyonu düzgün
2. Profesyonel Bir Sürücüden Beklenen Davranışlar
a. İletişim Becerileri
İletişim bir paylaşma ve anlaşma sürecidir. Bu amaçla geliştirilen modele göre, kişilerin birbiriyle olan konuşmaları “ilerletici iletişim” ve “geriletici iletişim” olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
(1) İlerletici konuşma
Kişiler arasında diyalogun geliştirilebilmesi için, öncelikle birbirimizden farklı olduğumuzu, ancak bu farklılıklara rağmen ortak noktada buluşabileceğimiz bir payda olduğunu fark etmemiz ve kabul etmemiz gerekmektedir. Bu olduğu anda, katılım sağlanabilir. Bu ortak payda, becerilerimize dayalı olarak hangi sorumlulukları almamız gerektiği netleşebilir ve karşılıklı diyalogun kurulduğu bir süreçtir.
“İlerletici konuşma”nın başlamaması durumunda, bu akış saat yönünün tam tersi yönde hareket eder, bozulmaya uğrar ve “geriletici konuşma” meydana gelir.
(2) Geriletici konuşma
Geriletici konuşma sürecinde, ortak noktaların keşfedilmesine yönelik bir çaba olmadığı için ortamda “”ben ve o” veya “biz ve onlar” şeklinde bir ayrım hissedilmeye başlar. Bulunulan koşul içinde, nelerin eksik olduğuna odaklanılır, bu eksiklikler için bir suçlu aranmaya başlar, bunu ortaya çıkartan beceriksizlikler üzerinde durulur, bu araya bir soğukluk ve mesafe getirir ve sonunda nelerin olmayacağı ve geliştirilmeyeceğinin konuşulduğu bir ortam yaratılmış olur. Sorunu çözmeye yönelik, güven ortamının desteklendiği bir işleyiş yerine (yani ekip çalışmasının temel taşları yerine), çatışma için bir taban oluşturulmuş olur.
b. Ahlaki Gelişmişlik Düzeyimiz ve İlkeli Davranışlarımız
Çalışanın gerek özel yaşamında, gerekse çalışma ortamında bir davranışı sergilerken veya bir probleme çözüm ararken, duygusallık, rekabet, huzur, arkadaşlık, sağlık, uyum, materyalizm, güven, statü gibi değerlerden hangisine daha fazla öncelik verdiği, neleri davranışları için rehber olarak seçtiği davranışlarını anlamak açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle davranışları anlamak için “değer” olgusu önemli bir anahtardır.
Değer kavramı kişinin neyin iyi, neyin kötü, neyin kabul edilebilir, neyin kabul edilemez olduğu hakkındaki fikirlerini kapsadığı için ahlaki bir boyut taşır. Özellikle etik problemler karşısında bireyin neyi doğru ya da haklı veya yanlış ya da haksız bulduğu, ahlaki gelişmişlik yani olgunluk düzeyi ile doğrudan ilişkilidir.
Ahlaki Gelişim konusunda psikolojinin önemli teorisyenlerinden Kohlberg (1969) yaptığı çalışmada, bireyin ahlaki gelişim sürecinin temelde üç ana aşamadan geçtiğini belirtmiştir. (Şekil). Bu gelişim süreci, bireyin yaşı ile doğrudan paralellik göstermez. Çocukluk döneminde, bireyin ahlaki gelişiminin ilk aşamalarını yaşıyor olması doğaldır; ancak, yetişkinlik dönemine giren her birey, ahlaki gelişimin ilerleyen aşamalarına geçememektedir. Toplumlarda davranışlarını dış kontrole bağlı olmaksızın, bireyin standartlar ve ilkelerle yönetebilen kişi sayısı maalesef çok yüksek değildir.
Ahlaki gelişimin ilk aşamasında, insanlar sosyal yaşamın getirdiği kurallara, çevreden gelebilecek “ceza”lar ve “yaptırım”lardan korktuğu için uyar. Ahlaki gelişim açısından bu seviyede bulunan birey üzerinde genel geçerliliği olan kural ve kanun etkilidir; ancak, bu kurallarla ilgili içselleştirme tam olarak sağlanmamış olduğundan, kanun yapıcının ya da uygulayıcının olmadığı yerde ihlal ve suistimaller kolaylıkla başlar. Bu aşamadaki bireyin davranışları üzerinde dış kaynaklı kontrol çok yüksektir, kontrolü sağlayan bir ebeveyn, öğretmen, yönetici ya da polis olabilir.
Ahlaki gelişimin ikinci aşamasında, birey kurallara, sosyal çevresinden, sevdiklerinden ve önemli gördüğü kişilerden gelebilecek tepkilerden çekindiği için, çevresi tarafından sevilmeyen bir kişi olarak nitelendirilmekten endişelendiği için uyar. Dış kontrol düzeyi az da olsa iç kontrolü de içine alacak bir şekilde gelişim göstermiştir. Bu anlamda bu seviyedeki bireyin davranışlarının etik ilkeler ve sosyal standartlarla şekillendirildiği görülmektedir. Bu anlamda, örneğin, belirli bir davranış sonucunda bireyin çalışma arkadaşlarından alabileceği tepkiden çekinmesi, temelde kurallara uygun davranışlar sergilemesi açısından faydalıdır.
Ahlaki gelişimin son aşamasında, birey, kuralları kendisi yorumlayarak, kuralın gerekliliği, anlamı, kendisi ve toplum için taşıdığı önem ve getirdiği faydaları analiz ederek ve bu kurallarla ilgili çok güçlü bir inanç ve tutum geliştirerek davranmaya başlar. Kontrol odağı tamamen içsel kontrole kaymış durumdadır.
Ahlaki gelişim sürecinden de çıkarsanabileceği gibi, yöneticilerin, çalışanlarının ahlaki olgunluk düzeylerini dikkate alarak yönlendirme ve talimatlarını yapılandırması son derece önemlidir.
3. Profesyonelliğin Doğurduğu Sonuçlar ve Kazançlar
Profesyonel davranışların doğuracağı sonuçlardan bazıları şunlardır.
· Ülke imajı
· Şirket imajı
· Çevre sağlığı
· Kazasız trafik ortamı
· Kendi can ve mal güvenliği
· Verimlilik
· Hedefleri gerçekleştirme imkanı, dolaysıyla başarı
· Kalite
· Müşteri memnuniyeti
· İşveren memnuniyeti
· Kendimiz /Ailemizin memnuniyeti
· Ülke ekonomisine katkı
C. Trafik Ortamında Güvenli Davranışlar
Bir kaza olduğunda, aynı kazanın bir daha tekrarlanmaması için nedenlerinin araştırılması ve ortadan kaldırılması zorunludur. Ancak, en önemli görev, insan hayatına ve maddi kayıplara yol açan kazaları üretebilecek riskleri, henüz bir kaza yaşanmadan evvel kontrol ederek, kazaları önlemektir. Güvenli sürücülük içinde bulunduğumuz duruma veya karşılaştığınız koşullara rağmen hayat, zaman, para kurtarmak için araç kullanmak demektir. Kazaların önemli bir bölümü “önlenebilir” nitelik taşır. Sürücünün trafik ortamında, kazaları engellemek için tehlikelileri öngörerek ve doğru davranışları sergileyerek araç kullanılması “güvenli sürücü”nün en önemli özelliğidir.
1. Kaza Tanımı ve Kazaya Neden Olan Tehlikeli Faktörleri
Tehlike: Ölüm, yararlanmalar, mülk zararı ve diğer kayıplara, bizzat kendisi yol açan veya diğer değişkenlerle ilişki içine girerek etki eden mevcut veya potansiyel durum ve koşullar tehlike diye tanımlanabilir.
Risk: Tehlikenin ortaya çıkması halinde, doğuracak sonuçların farklı ciddiyet /önem düzeylerine işaret eder.
Kaza: Kaza, herhangi bir aktivitenin tamamlanmasına engel olan, yaralayıcı veya zarar verici olması gerekmeyen, planlanmış ve istenmeyen olaylardır.
Kazaları yarattıkları sonuçları ciddiyeti açısından farklı seviyelerde incelemek mümkündür.
2. Kaza Önleme Formülü :
Bir kazanın önlenebilmesi için ;
· Tehlikeyi önceden fark etmek/ ön görmek
Trafik ortamında çok sayıda tehlike faktörü bulunmaktadır. Trafik işaretleri tehlike kaynakları konusunda bilgi vermektedir. Özellikle, Trafik uyarı işaretleri sürücüyü tehlikeler konusunda uyarmakta ve aslında bu uyarılara göre sürücünün gerekli tedbiri alarak aracını sürmeye devam etmesi gerekmektedir. Böylelikle tehlikeleri öngörme imkânı doğmaktadır.
· Doğru tepkiyi belirlemek
Tehlikeleri öngördüğümüzde doğru davranışlara kara vermek ikinci önemli adımdır. Örneğin, trafik ışıklarına yaklaşmakta olduğumuz konusunda bizi uyaran trafik işaretini gördüğümüzde, hızımızı yavaşlatmaya karar vermemiz gerekmektedir. Oysaki çoğu sürücü tam tersi yeşil ışık yandığını gördüğünde ışıklardan daha da süratli geçmektedir.
· Doğru tepkileri zamanında göstermek
Doğru davranışların doğru zamanda gösterilmesi trafikte hayat kurtarıcıdır. Kırmızı ışıkta frene basmamız gerektiğine göre bunu uygun bir tepki hızı ile göstermeliyiz. Şayet gecikecek olursak bir yaya veya başka bir araca çarpma olasılığımız yükselecektir.
3. Sürüş Yeteneğini Etkileyen Fiziksel Şartlar:
· Yaş: Yaşımızı değiştiremeyiz, ancak bunu göz önüne alıp davranışlarımızı ayarlayabiliriz. Genç olduğumuz dönemde daha çok fiziksel yeteneğimiz daha az deneyimimiz vardır. Yaşlandıkça fiziksel yetenekleriniz azalır ve sabrınız artar. Her yaş grubundaki kişiler bunları anlamalı ve göz önünde bulundurarak araç sürmelidir.
· İşitme: Çoğu sürücü araç kullanırken görüş yeteneklerinin en önemli duyu olduğunu düşünürler. Ancak bulgular işitmenin de göremediklerimizi fark etmemizi sağladığı için çok önemli olduğunu göstermektedir.
· Görüş: Bu duyu araç sürüşü sırasında en yoğun görevi yapar, bu nedenle görüşümüzü engelleyen bir durum varsa, bunu kontağı açmadan düzeltmeliyiz. (farlar, aynalar, camlar, güneşlikler)
· Hastalık veya ilaç kullanımı: Ne zaman hasta olacağımızı veya ilaç kullanmamız gerektiğinin kontrol edemeyiz, ancak araç kullanırken hastalığımızı göz önünde tutarak sürüşümüzü yaralayabiliriz. Bazı durumlarda bu araç kullanmamamız anlamına gelmektedir.
· Yorgunluk: Yorgunluk veya dalgınlık otobanlardaki sessiz katildir. Araç kullanamayacak kadar yorgun olduğunuzu gösteren tipik durumlar aşağıdadır.
o Düşüncelerimiz karışır.
o Dikkatimiz kolayca dağılır.
o Esnemeyi engelleyemeyiz.
o Gözlerimiz kapanır veya dalar gider.
o Geçtiğimiz son birkaç kilometreyi hatırlamayız.
o Şeritten saparız, yakın takip ederiz, trafik işaretlerini kaçırırız vb.
Uyuklamaya başladığımızı fark ettiğimizde mümkün olduğunca çabuk dinlenmek için durmamız gerekir.
4. Sürüş yeteneğini etkileyen zihinsel süreçler
· Öfke: Öfke, çoğunlukla istediğiniz herhangi bir şeyin gerçekleşmemesine bağlı olarak yaşanan hayal kırıklıkları, engellenme, bireysel değerimize yönelik herhangi bir saldırı gibi durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Bu duygunun kontrol edilmesinde en önemli kriter oto-kontroldür. Kendi duygularımızın farkında olmalıyız, öfkemizin kaynağını belirlemeye çalışmalıyız ve bu kaynak nedeni ortadan kaldırmak için, adeta bir problem çözer gibi sakin ve sistematik bir yol izlemeliyiz. Öfkenin, tepkisel olarak sergilenmesi kimseye fayda sağlamaz.. Biz farklı ortamlarda, problem çözmeye çalışan kişiler olmalıyız.
· Stres: Sürüş güvenliğimize ve çevremizdekilere tehlike yaratan başka bir zihinsel süreçte strestir. Elbette modern hayat ve zorunluluklar stres yaratır, ancak zeki sürücüler bir çarpışmanın veya trafik kuralının ihlalini sadece streslerini daha da fazla arttıracağının farkındadır.
5. Güvenli Sürücü Davranışları
· Kontrol ve Sorumlulukla İlgili Bazı Önemli Noktalar :
o Araç içerisinde davranışlarınızı kontrol eden tek kişi sizsiniz.
o Kendi yargılarınızı vermek durumundasınız ve aracınızı diğer sürücülerin rastgele davranışlarının kontrollerine bırakmak zorundasınız.
o Araç sürerken kontrol edemeyeceğiniz durumların olduğunu unutmayın. (Işık, hava, yol, trafik ve diğer sürücüler) siz sadece kendi hareketlerinizi ve bu durumlarla nasıl başa çıkabileceğinizi kontrol edebilirisiniz.
o Her istediğiniz kararın bir sonucu vardır. Güvenli bir sürüş için bunları düşünerek hareket etmelisiniz.
o Kötü sürüş trafikte aksamalara ve kazalara neden olabilir.
· Güvenli Sürüş Alışkanlıkları :
o Araba sürmeye başlamadan önce rotanızı kilometre, kilometre düşünün ve planlayın.
o Yol şartlarını inceleyin.
o Diğer sürücüler ne yaparsa yapsın kendi kontrolünüzü kaybetmeyin.
o İki saniye veya iki saniye üstü araç takip mesafesi kuralını kullanın.
o Herhangi bir kaza durumuyla ilgili olarak plan yapın. Tehlikeli durumları tanımaya çalışın, doğru davranışı doğru zamanda gösterin.
o Her zaman emniyet kemerinizi takın.
o Kazaların en sık olduğu noktalar; yerleşim yeri giriş ve çıkışları, eş düzey kavşaklar, anayol –tali yol birleşimleri, rampalar, (çıkış yönünde, tırmanma şeridi olmaması nedeniyle), akaryakıt istasyonları giriş ve çıkışları ve virajlardır. Bunların birer tehlike faktörü olduğunu bilerek ve bu tehlikeleri öngörerek aracınızı kullanın.
Kaliteli bir eğitim ile sizlere daha güvenli bir araç kullanmayı sunuyoruz
Bize her zaman ulaşabilirsiniz. Yardımcı olmak için sizleri bekliyoruz.
Kurs çalışanlarımız tecrübeli, nezaketli ve sorumluluk sahibidirler.